Bismillahirmanirrahim
NUR:
NUR kelimesi Nun Vav Ra hafrflerinden oluşan KÖK ten gelir. NAR (ATEŞ) kelimesi ile aynı kökten gelen ve anlam bakımından, Kıuran daki kullanışılındaki sistematik bakımından birbirine SIK SIKYA bağlıdırlar. Nur da ki VAV illetli harfi Nar da yine illetkli harf olan ELİF e dönüşmüştür.
NUR kavramı Kuran da: AYDINLIK, ADALET anlamlarında kullanılmıştır. NUR ; ışığı yansıtan, AY IŞIĞI gibi karanlığı aydınlatan ancak yakmayan beklenen , istenen , HAYR olan aydınlanma kaynağıdır. Kuran da NUR un kullanıldığı yerlere bakarak konuyu daha iyi anlamaya çalışalım:
Maide 16: Allah, rızasına uyanları bununla kurtuluş yollarına ulaştırır ve onları kendi izniyle karanlıklardan (ZULUMATİ) nura (AYDINLIĞA ) çıkarır. Onları dosdoğru yola yöneltip iletir.
Enam 1: “Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları (ZULUMATİ) ve aydınlığı (nuru) kılan Allah’adır. (Bundan) Sonra bile, inkar edenler, Rablerine (bir takım varlıkları ve güçleri) denk tutuyorlar.”
Tevbe 32: Ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.
Dikkat etmişsinizdir sanırım, KARANLIK kelimesi ZULUMATİ dir. ZALİM olmak ile aynı köktendir. NUR kelimesindeki AYDINLIK ile ZALİMLİĞİN ve CAHİLLİĞİN KARANLIĞI birbirinin zıttıdır.
Allah kendisine NUR diyor.
NUR 35: Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.
Kendini NUR olarak tanımlayan Allah İMAN edenlerin velisi olarak onları KARANLIKTAN –AYDINLIĞA çıkarandır. Nasıl çıkartıyor ? Elbetteki YOL GÖSTERMESİ ile? (karanlığı aydınlatan KANDİL gibi) .. Gece yolunuzu aradığınızda elinizdeki KANDİL ile yolunuzu bulabilirsiniz.
Allah NUR 35 de KANDİL örneğini boşuna vermiş değildir. Yoksa oradaki anlatımı; siz beni anlayamazsınız ve sizin kavramanızın dışındayım demek değildir. Bilakis kendini ve amacını anlatmak için bu örnekleri vermektedir.
Bakara 257: Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut’tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır.
Gördüğünüz gibi Allah ın yolu insanı karanlıkardan aydınlığa çıkartırken inkar edenleri izlersen yani CİN leri yani o ÖNDE GİDENLERİ takip edersen onlar insanı aydınlıktan karanlığa götürür ve NUR dan NAR a gidersin ve İBLİS in temsil ettiği ATEŞ HALKINDAN olursunuz. Allah ın kelimeleri ve anlamları ve manaları nasıl birbirine bağladığını gördükçe her kelimde secde edesi gelmiyor mu?
MUHTEŞEM
Doğuya ve batıya ait olmayan ; yani dünyaya ait olmayan bu nur, Allah ın evrene sünnetullah ile kodladığı ve insanlara resulleri ile gönderdiği vahy aracılığı ile direk hiç müdahele etmeden , koymuş olduğu kanunlar aracılığı ile yönetir ve doğruyu gösterir. Kandile hiç değmeyen alev ( alevin muma ve kandil diline değmiyormuş gibi yanıyor olduğuna dair bir benzetmedir bu. Yani Allahın direk müdahele etmediğini ve onun , oından gelen NUR ile aydınlatıp yol gösterdiğini anlatıyor.
Peki ALLAH nasıl aydınlatıyor bizi?
Elbette YOL GÖSTERİCİLİĞİ ile. Yani VAHY ile. O yüzden Allah KİTAB a da NUR diyor VAHY in amacı cahillik içinde olan bireyi ve toplumu aydınlatmak ve elbette ZALİMLİĞİ ve ZULUMATI (KARANLIĞI) bitirip adaleti tesis etmektir.
ŞURA 52: Böylece sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ancak Biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip iletiyorsun.
HAC 8: İnsanlardan kimi, hiç bir bilgisi, yol göstericisi ve aydınlatıcı kitabı olmaksızın Allah hakkında tartışır durur.
Nisa 174: Ey insanlar Rabbinizden size ‘kesin bir kanıt (burhan)’ geldi ve size apaçık bir nur (Kur’an) indirdik.
Lokman 20: Görmüyor musunuz ki, şüphesiz Allah, göklerde ve yerde olanları emrinize amade kılmış, açık ve gizli sizin üzerinizdeki nimetlerini genişletip tamamlamıştır. (Buna rağmen) İnsanlardan öyleleri vardır ki, hiç bir ilme dayanmadan, bir yol gösterici ve aydınlatıcı bir kitap olmadan Allah hakkında mücadele edip durur.
Kuran ve diğer tüm kitaplar NUR dur. Çünkü insanlığı VAHY ile karanlıklardan aydınlığa çıkartacak yol gösterici KANDİL lerdir. TEVRAT da İNCİL de aynı şekilde tanımlanır.
Maide 44: Gerçek şu ki, biz Tevratı, içinde bir hidayet ve nur olarak indirdik. Teslim olmuş peygamberler, yahudilere onunla hükmederlerdi. Bilgin-yöneticiler (Rabbaniyun) ve yüksek bilginler de (Ahbar), Allah’ın kitabını korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahidler olduklarından (onunla hükmederlerdi.) Öyleyse insanlardan korkmayın, benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kafir olanlardır.
Maide 46: Onların (peygamberleri) ardından yanlarındaki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa’yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil’i verdik.
O DİN günü, SURA üfrüldüğü o gün artık ADALETİN teceli edeceği ve kimsenin hurma çekirdeğindeki iplikçikler kadar bile haksızlığa upratıllmayacağı günü tüm YER ALLAH IN NURU İLE PARILDAYACAKTIR.
Zümer 69: Yer, Rabbi’nin nuruyla parıldadı; (orta yere) kitap kondu; peygamberler ve şahidler getirildi ve aralarında hak ile hüküm verildi, onlar haksızlığa uğratılmazlar.
VAHY yoksa adalet yoktur. Zalimlik vardır. Cehalet vardır.
ENAM 122: EN’AM 122: Ölü iken kendisini dirilttiğimiz ve insanlar içinde yürümesi için kendisine bir nur (nûrân) verdiğimiz kimsenin durumu, karanlıklarda (el-zulumâti) kalıp oradan bir çıkış bulamayanın durumu gibi midir? İşte, Kâfirlere yapmakta oldukları böyle ´süslü ve çekici´ gösterilmiştir.
Vahyin amacı insanları karanlıktan aydınlığa çıkarmak , insanların içindeki TAKVA yı harakete geçirmek ve adaleti tesis etmektir.
İbrahim 1: Elif Lam Ra. Bu bir Kitap’tır ki, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura, O güçlü ve övgüye layık olanın yoluna çıkarman için sana indirdik.
İbrahim 5: Andolsun Musa’yı: “Kavmini karanlıklardan nura çıkar ve onlara Allah’ın günlerini hatırlat” diye ayetlerimizle göndermiştik. Şüphesiz bunda çokça sabreden ve şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır.
Elbette insanların çoğu VAHY in kandilinin yaydığı bu ışıktan rahatsız olmuşlardır. Çünkü karanlık içinde her türlü pisliği yapabilmekte ve insanları da rahatça kandırabilmektedirler. Bu yüzden bu ışığı söndürmeyi arzularlar. Kafirlerin amacı RESULLERİN getirdiği bu davayı bitirmek ve sona erdirmektir. Amaçları budur.
Tevbe 32: Ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.
Ancak ALLAH ın nuru dışarıda yaktığınız bir ateşin ZİYASI gibi en ufak rüzgardan etkilenen bir aydınlatmaya sahip değildir CAM FANUS içinde ve nerdeyse ateşsizde yanıp ışık veriyor olan muhteşem bir AYDINLATICIDIR. SÖNDÜRÜLEMEZ ancak ÖRTÜLEBİLİR. İşte KÜFR bu NURUN örtülmesidir. Yoksa hiç kimse ALLAH IN NURUNU SÖNDÜREBİLİR DEĞİLDİR:
Allah’ın nuru ile aydınlanmayanlar, hayatlarını Allah a has kılmayanlar ise yok yere debelenip duran serap görüşler gibidirler.
NUR.39: “İnkar edenler ise; onların amelleri dümdüz bir arazideki seraba benzer; susayan onu bir su sanır. Nihayet ona ulaştığında bir şey bulamaz ve yanında Allah’ı bulur. (Allah da) Onun hesabını tam olarak verir. Allah, hesabı çok seri görendir.”
Bu anlatımı benzerini ADEM in ilki oğlunun kurbanlarının anlatıldığı ayet grubunda da görüyoruz. Allah ın nuru ile yolunu aydınlatmayanların yaptığı iyilikler sadece ZANNA dayalı olduğu için iyilik değildir.
MAİDE.27 : “Onlara Adem’in iki oğlunun gerçek olan haberini oku: Onlar (Allah’a) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) Demişti ki: “Seni mutlaka öldüreceğim.” (Öbürü de:) “Allah, ancak korkup sakınanlardan kabul eder.”
Ancak korkup sakınanlar, gayb ile ( Allah her an yanlarındaymış gibi) iman edenler , vahyin gösterdiği yolda TAKVA ları üzre yaşamayı başarabilenlerdir. Allah bu TAKVA üzre yaşamayı Musa (as) ayetlerinde ki elini koynuna sokup çıkarttığında elinin bembeyaz çıkması ile anlatır.
NEML.12: “”Ve elini koynuna sok, kusursuz olarak bembeyaz çıkıversin, (bu,) Firavun ve kavmine olan dokuz ayet (mucize) içinde(n biri)dir. Gerçekten onlar, fasık olan bir kavimdir.”
ARAF.108: “(Bir de) Elini sıyırdı, o da anında bakanlara bembeyaz (görünüverdi).
KASAS.32: “”Elini koynuna sok, kusursuz olarak bembeyaz çıksın. Ve (her türlü) dehşetten yana kanatlarını kendine doğru çek. İşte bunlar, senin Rabbinden Firavun ve önde gelen adamlarına iki kesin kanıt (mucize)dir. Gerçekten onlar, fasık bir topluluktur.”
VAHY yolunuzu aydınlatır ve TAKVA nızın şavkını arttırarak size yol göstericilik yapar. Buna kulak kabartmayanlar ise karanlık ve zifiri karanlıkta kalıp karanlıkta elini bile göremeyecek kadar yolunu kaybetmiş olanlardır.
NUR.40: “Ya da (inkar edenlerin amelleri) engin bir denizdeki karanlıklara benzer; onun üstünü bir dalga kaplar, onun üstünde bir dalga, onun da üstünde bir bulut vardır. Bir kısmı bir kısmı üzerinde olan karanlıklar; elini çıkardığında onu bile neredeyse göremeyecek. Allah kime nur vermemişse, artık onun için nur yoktur.
Allah un nurunu söndürmeyi amaçlayıp , örtüp kendi yaktıkları ATEŞ İLE AYDINLANMAYI ve AYDINLATMAYI amaçlayıp ; “ BU DA ALLAHTANDIR “ diyerek bu aydınlanmayı sanki ALLAH tanmış gibi VAHY miş gibi insanlara sunanların durumu kendi yaktığı ateş in karşısında otururken gözleri etrafı görüyormuş sanan ama karanlığa giriverdiklerinde gözlerindeki NURUN gidiverdiği ve geçici körlük yaşayan insanların durumuna benzer.
Şimşek çaktığındaki o 1-2 saniyelik aydınlanma ama arkasından oluşan geçici körlük ile tam bir karanlıkta kalıverme ve gök gürültüsünün korkunç gürültüsü sonucu kulaklarının geçici sağır olması ve artık etrafında onu HAKİKATE ÇAĞIRANLARI duymayacak hale gelip kalplerinin mühürlenmesi ve HELAK olmaları anlamında kullanır . ÇÜNKÜ ARTIK KÖRDÜRLER SAĞIRDIRLAR. Kendi yaktıkları ATEŞ in ışığı sandıkları ışığın karanlığında mahvederler kendilerini. Kuran. Bazı kavimlerin HELAK olduğu kıssalardaki ŞİMŞEK onları yakalayıverdi demesindeki MUHTEŞEM ANLATIMI anlamak için lütfen şu 4 ayeti peşpeşe okuyun.
Bakara 17-18-19-20: Bunların örneği, ateş yakan adamın örneğine benzer; (ki onun ateşi) çevresini aydınlattığı zaman, Allah onların aydınlığını giderir ve göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı dönmezler. Ya da (bunlar) karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek(ler)le yüklü, gökten şiddetli bir yağmur fırtınasına tutulmuş gibidirler ki, yıldırımların saldığı dehşetle; ölüm korkusundan parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar. Oysa Allah kafirleri çepeçevre kuşatıcıdır. Çakan şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek; önlerini her aydınlattığında (biraz) yürürler, üzerlerine karanlık basıverince de kalakalırlar. Allah dileseydi, işitmelerini de görmelerini de gideriverirdi. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir.
Allah NUR kelimesini TEKİL olarak kullanır. NUR kelimesinin çoğulu olan ENVAR şeklinde kullanmaz. Yani NURLAR yani AYDINLIKLAR diye çoğul bir ifade yoktur. Neden? Halbu jki NUR un zıttı olan KARANLIKLAR da ise tam tersi KARANLIKLAR diye çoğul kullanır. Allah insanu KARANLIKLARDAN AYDINLIĞA çıkartır. Çünkü DOĞRU TEKTİR: ALLAHIN ŞERİATİ TEKTİR. Ancak küfrün şeriatı ÇOKTUR, çeşitlidir, karanlıklar çeşitlidir.
DOĞRU TEKTİR.
Elhamdülillah
Kuran okumak lazım
Ali Can GÖKKAYA