Bismillahirmanirrahim
Kurani literatür de çokça tartışılan CÂN kelimesi ile alimlerin çoğunun vardığı tefsiri açıklama, bu kelimenin CİN lerin babası olan bir varlığa işaret ettiğidir. Dilerseniz biz de kendi açıklamamızı yapıp düşünsel olarak katkıda bulunmaya çalışalım.
CÂN kelimesi gizlemek örtmek manasındaki CNN ( CEN) kökünden türemiştir. CENİN, CENNET kelimelerinin de benzer kavramsallıkları barındırması bundandır. Aynı kökün gizli olunan ve örtülü olan manası ile ilgili olarak mecburen bilinmeyen , uzak olan anlamlarını taşıyan CİN sıfatı da buradan gelmektedir. Eski Arap toplumlarında , başka bilinmeyen bir topluluktan olan insanların CİN diye sıfatlandırılması bundandır.
CÂN kelimesi Arapça sözlüklerde küçük hareketli yılan ve cinlerin atası olarak karşılık bulur. Kelime “CANNA” “ Örttü, gizledi “ kelimesinden türetilmiştir. Daha da kelime kökenine inildiğinde , Aramica “gānāh” “ örtünme gizlenme “ kelimesi karşımıza çıkar.
KURAN ın neredeyse tüm anlatımının GERÇEKLERİN GİZLENMESİ, ve ÖRTÜLMESİ üzerine kurgulandığını biliyoruz. KÜFR sonucunu tanımlayan bu örtme , gizleme ifadesinin Farsça dan ve Aramiceden bizim dilimize geçen GÜNAH kelimesi ile eşlenik olması konuyu daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır. Gerçi Günah kelimesinin Aramice GUNAYA kelimesinden türediği de etimolojik olarak yazılmaktadır.
Peki Kuran da ki BİZ CÂN I DUMANSIZ ATEŞTEN YARATTIK ifadesi ile ve Musa (as) ın asasını attığında onun CÂN lanmasını ( Küçük bir yılan gibi kıpır kıpır ) ve geleneksel düşünce deki CİN türü denilen ayrı bir varlıksal oluşumun atasının tarif edilmesini nereye koyacağız?
KİMDİR insan?
Gördüğümüz müdür?
Yoksa bu gördüğümüzün altında , içinde örtünüp gizlenmiş bir BEN lik midir aslolan?
Bu yazıyı okuyan sen , karşı masadaki fotoğrafı bulunan iki eli iki ayağı kaşı gözü ve benzersiz yüz kıvrımları olan kişimisin? Yoksa aslında senin içindeki BEN liği alıp bir başla bedene koyabilseydik o bedende de SEN olmaya devam eder miydin?
Psikoloji henüz yakın zamanlarda bir BİLİM DALI olarak okutulmaya başlanmış ve insanın BEN kavramı henüz yakın yüzyıllarda incelenmeye başlamıştır.
BEN nedir?
“Benlik en geniş anlamıyla, kişinin kendisinin ne olduğunu söyleyebileceği her şeyin toplamıdır.”. William James e ait bu tanım gerçekliğe en yakın tanımlardan biridir.
Kelam literatüründe ise bu kavram NEFS kavramı altında incelenmiş ve “..Ağırlıklı olarak insanın “insan olmak” bakımından derecelerini ifade eden yapının tümüne nefs denir.” Şeklinde tanımlanmıştır. Görüldüğü gibi neredeyse aynı tanımlar yapılmıştır.
BEN liğin iki yönü vardır. Biri BİLEN BENLİK diğeri BİLİNEN BENLİK dir. Yani hem nesne olan hemde özne olabilen bir ÇİFT kavramı aynı anda barındırabilen muhteşem bir kelimeden bahsediyoruz. Çünkü BENLİK oluşurken dışsal etkileşimler ile ŞEKİLLENİR. Hemde kendi içsel farkındalığı ile şekil kazanır. ( KURAN da ARAF.11 de “Yemin olsun ki sizi biz yaratmış, sonra size biçim vermiş…” HİCR.29 da “Ona bir biçim verdiğimde ve ona ruhumdan üflediğimde….”diye ifade edilen şekillenme ve insanın Allah ın koyduğu kurallar ve sistem içerisinde kendini oluşturma sürecine dikkatinizi çekmek isterim.). Böylece kendimizi içinde bulunduğumuz yere konumlandırırız. “ Ben çok akıllıyım” “ Ben çok çirkinim” “ Ben çok tembelim” gibi kendimize ait bu ifadeler bu dışsal şekillendirmenin sonucunda kendimizi konumlandırmamızdır. BENLİK kavramının bir kısmını bize çevre ve içinde bulunduğumuz ortam öğretir.
Yani insan BİLİNÇLİDİR…. Ama bu yetmez aynı zamanda BİLİNÇLİ OLDUĞUNUN FARKJNDADIR. İbni Sina da BEN kavramını NEFS kelimesi ile anlatmış ve iki çeşit ( ÇİFT) bir nefsden bahsederek bunun ilkinin GÖKSEL nefs diğerinin YERSEL nefs olduğunu anlatmıştır. Bu YERSEL nefsi de 3 bölüme ayırmıştır.
- Bitkisel Nefs ( büyüme , yeme , içme , üreme …vb)
- Hayvani Nefs: ( Haraket,…)( Burada yukarıdaki CÂN kelimesinin haraketli ve kıvrak yılan gibi tanımlanmasını hatırlayın lütfen)
- İnsani Nefs ( Akletme,irade, düşünme..vb)
NOT: Bize göre CÂN diye ATEŞTEN yaratılan ŞEY , insanın içindeki bu ilk iki madde ki CANLILIK diye isimlendirilebilecek içsel ve örtülü bilinçsiz ve farkındalıksız harakettir. O yüzden de biz sadece 3. Maddeye NEFS demeyi tercih ediyoruz. Aksinin de NEFS olabilmesi bitkilerin ve hayvanlarında nefsinin var olabildiği anlamına gelirdi.
İbni Sina ya göre BEDEN, NEFS olmadan hiçbir canlılık ve insani bir özellik gösteremez. Ama bedenin bir parçası değildir. Razi buna şöyle bir örnek verir: “ Bir hükümdar halkını yönetir ama o halkın bir parçası değildir “
Bu anlamda Freud un EGO tanımı ile İbni Sina nın NEFS tanımı birbirine benzer.Freud EGO için “Ego, kendilik işlevlerini yöneten, gerçekliğe uygun bir şekilde tasarlayıp düzenleyen aygıt; bir nevi kendiliğin yasama ve yürütme organıdır.” Der. Bu yüzden de EGO insan bedeninin bir parçası değildir . EGO nun KENDİLİK denilebilecek BENLİK ile arasındaki fark, EGO , BENLİĞİN işleve koyuculuğu bir aygıttır.
O halde “BEDEN ve NEFS .. Ya da BEDEN ve EGO ÇİFTİ insanı oluşturan iki ana ŞEY dir. “ diyebiliriz. İnsan kendini oluşturan bu İKİ ŞEY in ayrımını yapamayıp BENLİK ile BEDEN in bütünleşik olduğu hissine kapılabilir. Bebeklerin ilk 6 ayda anneleri ile kendilerinin aynı varlıkmış gibi ya da uzantılarıymış gibi zannetmeleri bu yüzdendir.
Ancak NEFS cisimsel bir ŞEY olmadığı için onun bazı fiiler ile cisimsel şeyler üzerinden görüntüleyebilmek gerekir. MUSA (as) ın asasının yılan gibi haraketlenmesi buna güzel bir örnektir. Ancak bu kıssa da ki haraketin bilinçsiz bir hareket olması onun NEFS in alt parçası olduğunu gösterir. Çünkü NEFS FARKINDALIĞI gerektirir.
İnsan BEN i tanımlarken, CÂN olanın ( içindeki örtülü hareket edenin) sahibi olarak fiilleri ile tanınlar. Mesela eliyle bir yere dokunduğunda “ ELİM DOKUNDU “ demez.. BEN DOKUNDUM der. Hatta kendini önceki geçmişteki filleri ile tanınlar. BEN CÖMER>T BİR İNSANIM dediğinde önceden yaptığı cömertçe fiilleri nedeniyle kendini böyle tanımlar. Yani haraketi kontrol altında tutup , yöneten ve bu yönetimin de FARKINDA olarak SORUMLULUK alandır NEFS.
O yüzden CÂN herkeste varken NEFS herkeste TEK tir.
İnsanlar bilinçli olmasının yanında bilinçli olduğunun FARKIDADIRLAR. İşte insanı insan yapan budur. NEFS de bunu tarif eder. İbni Sina modern psikolojinin bu kavramını BENLİK BİLİNCİ yetmez.. BENLİK BİLİNCİNİN BİLİNCİ gerekir diyerek açıklamıştır. O yüzden de bunu BİLMEK ve HATIRLAMAK diye anlatır. Hepimiz üzerimizde elbiselerimiz olduğunun bilincindeyizdir. Ama üzerimizdeki elbisenin tenimize değiyor olduğu bir farkındalık ile yaşamayız. Çoğunlukla aynı ortamda bulunduğumuz diğer insanların konuştuğunun bilincindeyizdir ama ne konuştuklarının ayrımında varmadan hatta konuştuklarını bile unutarak FARKINDA DEĞİLİZDİR.
BENLİK kavramının nasıl oluştuğu konusu ve insanın BENLİK kavramının dışında , ötekilerin BENLİĞİNİN farkına varması kendi benliğinin ÖZNE iken NESNE konumuna evrilmesi farklılığı da önemlidir. Bebek dünya ya kendi benliğinin farkında olmadan dünyaya gelir. Birkaç ay sona annesinin ve/veya çevresindekilerin BENLİĞİ nin farkına varıp kendi benliğini onlara yamayarak büyür. Kendi benliği NESNE dir. Gelişip büyüdükçe ve kendi BENLİĞİNİN farkına vardıkça öteki ile arasındaki çizgiyi belirginleştirip kendini ÖZNE yapar.
MÜSLÜMAN: UYANIK OLMALI ve FARKINDA OLARAK nefsini sürekli ayık tutmalıdır . Yani Müslüman asla rasgeleliğe , akıntıya bırakamaz. Herşeyin FARKINDAdır ve herşeyi her an denetleyip kendini hep kontrol eder. İSLAM ında insana yaptığı bu FARKIDANLIĞI hep ayakta tutarak doğru yol üzre kalmasını sağlamaktır. Unuttuğunu HATIRLATMAKTIR. Kuran bir ZİKR dir. Sürekli bu tekrar yapılır ki insan FARKINDA olsun diye.
Yoksa, YILAN (CÂN sözcüğünün de küçük yılan ya da ejderha anlamında kullanıldığını hatırlayın) gelip ( Eski öğretilerde Adem ile Havva yı cenneten çıkartan ve bilinçsizce birinin peşinden gidivermenin sonucunda oluşan FARKIDANLIKSIZ bir seçim) insanı kendi akletmesi sonucu olmayan haraketlerin kaosa götürmesi kaçınılmazdır. Benzer şekilde Kuran da geçen CİN ve İNSİ sıfatındaki insanların ( Yani önde gidenler ile onun arkasından sorgusuz sualsiz gidiveren, farkındalığı hiç gözetmeden ilerleyiveren) insanların yarattığı kaosu ve sonuçlarını okuyoruz.
Bütün konu yapılanın farkında olunması ve kontrolün aklederek ( Allah ın gösterdiği doğru ile mukayese edilmiş ,hak olan) bulunmasıdır.
Allah en iyisini bilendir