MESCİD. 89 yerde geçiyor. Bunların 15 adedinde MESCİDİ HARAM formatında geçiyor.
MESCİD: Mescit, namaz kılınan küçük cami veya namaz kılma yeridir. Mescit kelimesi, Arapçada secde edilen yer anlamına gelir.
MESCİD ayrıca işlenmesi gereken çok büyük bir kavramdır. Biz bu yazıda MESCİDİ HARAM a odaklanıp daha spesifik bir alanı anlamaya çalışacağız.
KURAN i anlamda da insanların BAĞLILIKLARINI göstererek içinde var oldukları YAŞAM BİÇİMİ manasında kullanılmıştır. Neye secde ettiğin ve kimi RAB kabul ettiğin ile alakalı olarak ; herkesin mescidinin farklı olduğu aşikardır.
Herkesin bir DİNi vardır . Mesele insanların DİNİ Allaha has kılarak yaşayıp yaşamadıklarıdır.
ARAF.29: De ki: “Rabbim adaletle davranmayı emretti. Her mescid yanında (secde yerinde) yüzlerinizi (O’na) doğrultun ve dini yalnız kendisine has kılarak O’na dua edin. “Başlangıçta sizi yarattığı” gibi döneceksiniz.”
DİN denilince sadece HAK DİN anlaşılsa da HAK olan DİN tektir . Oysa her insanın kendine has bir DİNi dolayısı ile kendine ait MESCİDİ i vardır. ŞERİATLER FARKLI FARKLIDIR.
DİN in Allaha has kılınması ve yaşam biçimindeki VASAT ümmet olunması MÜSLÜMANLIĞIN şiarıdır. Bizler ne HAK bildiğimiz davamızı yücetmek adına ne de çektiğimiz sıkıntıların altında sabrımızın sınandığı durumlarda aşırıya kaçmayız. Müslüman vakarlı ama asla aşırıya kaçmayandır.
ARAF.31: Ey Ademoğulları, her mescid yanında ziynetlerinizi takının. Yiyin, için ve israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.
Bizim ORTA bir ümmet olmamız sayesinde İYİ ile KÖTÜ ayırtedilebilir olmuş ve topukları üzerinde gerisin geriye gidenlerin ayırt edilebilmesi için KIBLE miz , yönümüz , vechmiz belirlenmiştir. Böylece bu ahlakı ilke edinmeyenlerin rahatça edinenlerden ayırt edilebildiği bir deneme sürecindeyiz.
BAKARA.143: Böylece biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta (vasat) bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka’be’yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırdetmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah’ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir.
Okumaya devam edelim mi?
Bakın hemen arkasında ki ayette Allah ; YÖN MÜ ARIYORSUN?? DOĞRUYU MU İSTİYORSUN? HEDEF Mİ BAKIYORSUN? ARTIK NEREDEN ÇIKARSAN ÇIK YÖNÜNÜ MESCİDİ HARAM A ÇEVİR:
YOLCULUK NEREYEDİR ?
KIZIL ELMAYADIR !
BAKARA.144: Biz, senin yüzünü çok defa göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Şimdi elbette seni hoşnud olacağın kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Her nerede bulunursanız, yüzünüzü onun yönüne çevirin. Şüphesiz, kendilerine kitap verilenler, tartışmasız bunun Rablerinden bir gerçek (hak) olduğunu elbette bilirler. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
BAKARA.149: Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Şüphesiz bu, Rabbinden olan bir haktır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
MESCİDİ HARAM ve KIBLE ( YÖN) kavramını anlamak için Bakara.142 ile BAKARA.150 arasının okunması çok önemlidir.
ALİ İMRAN.96: İnsanlar için kurulan ilk ev, Bekke ‘de olandır. Bereketli ve herkese doğru yönü (kıbleyi) göstersin diye kurulmuştur.
Bu bir hedeftir. Bu hedef ALLAHIN VAHYİNE DAYALI MIUHTEŞEM BİR HAYAT DİZAYN ETME HEDEFİDİR.
MESCİDİ HARAM: O YÜZDEN KUTSALDIR. ( MANA OLARAK )
Elbette herkes kendisinin doğrularını ve kendi MESCİDLERİNİ İHYA etmek derdinde olacak ve herkes DOĞRU benim diyecektir.
Ancak DOĞRU ancak ALLAH ın göstermiş olduğu SIRATI MÜSTAKİMDİR. İBRAHİM in örnekliği ile bize öğretilendir. İbrahim in MESCİDİ HARAM ın temellerini kurup yükselttiği ve bu rüyayı doğruladığı zamanlara and olsun ki ALLAH dinini yeryüzüne yine egemen kılacak ve tüm dünya bu barış ve huzur ortamını yaşayacaktır.
BAKARA.127: İbrahim, İsmail’le birlikte Evin (Ka’be’nin) sütunlarını yükselttiğinde (ikisi şöyle dua etmişti): “Rabbimiz bizden (bunu) kabul et. Şüphesiz, Sen işiten ve bilensin”;
Bizim kurmayı düşlediğimiz ve resullerin rüyalarını gördüğü MESCİDİ HARAM içinde tüm insanlık güven içinde yaşayabilir. Orada asla onlara karşı saldırılmaz, mazlumlar korunur. Kendi dininin gereklerini yapmak isteyenler bile bizim mescidi haram yaşam biçimimizde güven içindedir. Onlar saldırmadıkları sürece asla onlara saldırılmaz.
BAKARA.191: Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten beterdir. Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kafirlerin cezası işte böyledir.
Mescidi haram düzeni içinde seninle savaşmayanlar ile savaşmak yoktur. Orası her türlü haramdan arındırılmış muhteşem hayat düzeninin olduğu ve bu sistemin işlediği yerdir.
BAKARA.217: Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki: “Onda savaşmak büyük (bir günahtır). Ancak Allah katında, Allah’ın yolundan alıkoymak, onu inkar etmek, Mescid-i Haram’a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne, katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner ve kafir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda süresiz kalacaklardır.
Kim ki MESCİDİ HARAM a engel olmak, bu DİNİ ALLAHA HAS KILAN insanları sürüp çıkartmak, öldürmek için onlara saldırırsa ya da fitneyi hakim kılarsa o zaman hakettikleri karşılığı alacaklardır. Ancak onlar bunu yapmazlarsa ASLA ama ASLA onlara karşı savaşamazsın.
Mescidi Haram ile fizikselleştirilen ve HAC için de Müslümanların toplanma yeri tayin edilen yer MÜSLÜMAN olan insanın , insanlığı ulaştırmayı planladığı KIZILELMASIDIR. Kuranın mesajı budur. Her Müslüman bu HAYAL ile yol yürür. Her RESULUN RÜYASI budur.
SAFFAT.102-103-104-105: Biz ona: “ Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona): “Oğlum” dedi. “Gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken gördüm. Bir bak, sen ne düşünüyorsun.” (Oğlu İsmail) Dedi ki: “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah, beni sabredenlerden bulacaksın. Sonunda ikisi de (Allah’ın emrine ve takdirine) teslim olup (babası, İsmail’i kurban etmek için) onu alnı üzerine yatırdı.Ey İbrahim” diye seslendik. “Gerçekten sen, rüyayı doğruladın. Şüphesiz biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz.”
YUSUF.4-5: Hani Yusuf babasına: “Babacığım, gerçekten ben (rüyamda) onbir yıldız, güneşi ve ayı gördüm; bana secde etmektelerken gördüm” demişti. (Babası) Demişti ki: “Oğlum, rüyanı kardeşlerine anlatma, yoksa sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insan için apaçık bir düşmandır.”
FETİH.27: Andolsun Allah, elçisinin gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Eğer Allah dilerse, mutlaka siz Mescid-i Haram’a güven içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, (kiminiz de) kısaltmış olarak (ve) korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah, sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih (nasib) kıldı.
NOT: Bu arada SAKIN SAÇLARINIZI TRAŞ ETMEYİN denilen BAKARA.196 ayetinden sonra FETİH:27 de artık MESCİD İ HARAM inşa olmuş ve artık baş traş edilebilir olmuştur. Bu önemli bir ayrıntıdır. Burada Mescidi Haram inşa edilinceye kadar asla TAVİZ VERMEYİN, başka görüşlere BOYUN EĞMEYİN ve DURUŞUNUZU BOZMAYIN denilmektedir. Hedef bu hayatı inşa etmektir.
RÜYA: Mescidi Haram ı inşa etme davasıdır.
Mescidi Haram ; içinde savaşın olmadığı selametin ve kurtuluşun olduğu yerdir. BU hayal sadece iman edenlerin değil tüm insanlar için bir YAŞAM alanı ve NEFES alma yeridir.
BAKARA.125: Hani Evi (Ka’be’yi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kılmıştık. “İbrahim’in makamını namaz yeri edinin”, İbrahim ve İsmail’e de, “Evimi, tavaf edenler, itikafa çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin” diye ahid verdik.
Mescidi Haram; hem bu davayı sırtlananların hemde dışardan da gelse bu ÇEMBERİN içine sığınanların korunduğu bir yaşam biçimidir.
HAC.25: Gerçek şu ki, inkar edip Allah yolundan ve yerlilerle dışarıdan gelenler için eşit olarak (haram ve kıble) kıldığımız Mescid-i Haram’dan alıkoyanlara, orada zulmederek adaletten ayrılanlara acı bir azab taddırırız.
MESCİDİ HARAM, içine sığınanların ve ona saygı duyanların güvende olacağı bir güvenlik çemberidir. Altında bulunanları ve altına girmeyi kabul edenleri yağmurdan koruyan bir şemsiyedir.
Bir DAVADIR: Ancak zor bir davadır. Acılı ve sancılıdır. Ezilmek, çok çabalamak, ötekileştirilmek ve çokça sabretmeyi gerektirir. Evet Mescidi Haram ; içinde kavga yoktur. Seninle savaşmayanlara karşı savaş yoktur. Ama savaşmayacağım diye Mescidi Haram ı inşa etme gayesinden vazgeçmek daha büyük beladır. İnsanlığı tehlikeye atmaktır.
BAKARA.217: Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki: “Onda savaşmak büyük (bir günahtır). Ancak Allah katında, Allah’ın yolundan alıkoymak, onu inkar etmek, Mescid-i Haram’a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne, katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner ve kafir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda süresiz kalacaklardır.
Ancak bu davaya ulaşma hırsı bizi azgın ve had tanımaz vahşilere de çevirmemelidir. MÜSLÜMAN olanın ORTA BİR ÜMMET olduğu asla akıldan çıkarılmamalıdır.
MAİDE.2: Ey iman edenler, Allah’ın şiarlarına, haram olan ay’a, kurbanlık hayvanlara, (onlardaki) gerdanlıklara ve Rablerinden bir fazl ve hoşnutluk isteyerek Beyt-i Haram’a gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktınız mı artık avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoyduklarından dolayı bir topluluğa olan kininiz, sakın sizi haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah’tan korkup sakının. Gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.
MESCİDİ HARAM yanında iken bize saldırmama konusunda bizimle anlaşma yapmış olanlar güvendedirler. Onlarsa saldırılmanın yasak olduğunu anlatmıştık. BU Kuran da ANLAŞMA YAPILANLAR olarak anlatılır. ANLAŞMA yapmayanlar dan kasıt ise: BİZ MÜSLÜMANLARA ve MAZLUMLARA SALDIRIRIZ ÇÜNKÜ BİZE TEHDİTTİRLER diyip insanları yerinden yurdundan sürenler ve öldürenlerdir.
TEVBE.7: Mescid-i Haram yanında kendileriyle anlaştıklarınız dışında, müşriklerin Allah katında ve Resulünün katında nasıl bir ahdi olabilir? Şu halde o (anlaşmalı olanlar), size karşı (doğru) bir tutum takındıkça, siz de onlara karşı doğru bir tutum takının. Şüphesiz Allah, muttaki olanları sever.
Ama sizinle anlaşmayanlara karşıda ( YANİ SİZE SALDIRANLARA KARŞI) savaşın. Savaşmak için GÜÇ olmalısınız. Ya da KÜFRÜN sizinle anlaşma yapması için GÜÇ olmalısınız. Değilse KÜFR sizi sadece ezip geçmeyi ister.
Toplumsal olaylarda da karşı karşıya olan iki topluluk denk veya yakın güçlerdeyse savaşırlar. Değilse zayıf olan topluluk ya kaçar ya da anlaşmaya gider.
Bu İKİ TOPLULUĞUN DENK OLMASI konusu ENFAL suresinde ve ZÜLKARNEYN kıssasında detaylıca anlatılır.
Eğer GÜÇ olmazsanız , KÜFR ; siz onların DİNİNE geçinceye kadar sizinle savaşacaktır. Peki nasıl güç olacaksınız? MESCİDİ HARAM rüyasına ulaşmak için nasıl ilerleyeceksiniz?
Gerekirse MESCİDİ HARAM hayalini gerçekleştirmek için , çevresini bereketli olan , yani bir çok duyarlı , seller gibi aka aka bu davaya gönül verebilecek insanların yaşadığı MESCİDİ AKSA ya hicret etmek gerekecektir. Büyüyüp güçlenmek ve DENK KUVVET haline gelince de KÜFR ün artık sizinle savaşmaktan caydığı o seviyeye ulaşmak MESCİDİ HARAM ın inşası için elzemdir.
İSRA.1: Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için, kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren O (Allah) yücedir. Gerçekten O, işitendir, görendir.
Müslümanlar BİR GECE yola çıkıp hicret etmenin zorluğunu bilirler. Ancak , eğer KÜFR> etrafını sarmışsa seni yerinden yurdundan atıp sürmekle ve hatta öldürmekle tehdit ediyorsa ALAHIN ARZI GENİŞTİR. Heybeni alıp gitmeli ve güçlenip kötülüğü susturacak seviyeye gelmelisin. Yoksa KÖTÜLÜK SENİ KENDİNE BENZETİNCEYE KADAR DURMAYACAKTIR.
NİSA:97: Melekler kendi nefislerine zulmedenlerin hayatına son verecekleri zaman derler ki: “Nerde idiniz?” Onlar: “Biz, yeryüzünde zayıf bırakılmışlar (müstaz’aflar) idik.” derler. (Melekler de:) “Hicret etmeniz için Allah’ın arzı geniş değil miydi?” derler. İşte onların barınma yeri cehennemdir. Ne kötü yataktır o?
Lut (as) da bir GECE yola çıkmıştı, MUSA (as) da Muhammed ( as) de. ZULM un en ağır olduğu gece gibi çöktüğü o zamanlarda halkını alıp çekildiler.
HUD.81: (Elçiler) Dediler ki: “Ey Lut, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana kesin olarak ulaşamazlar. GECENİN bir parçasında ailenle birlikte yürü (yola çık). Sakın, hiç biriniz dönüp arkasına bakmasın; fakat senin karın başka. Çünkü onlara isabet edecek olan, ona da isabet edecektir. Onlara va’dolunan (azab) sabah vaktidir. Sabah da yakın değil mi?”
Böylece ENSAR ın MUHACİR e desteği ile bir dava büyümüş, MAZLUM un katkısı ile , “ BU MÜSLÜMANLAR BİZİ KORUR “ demeleri ile çoğalınmış ve küfr sahibi olanlar anlaşmak zorunda kalmışlarıdır.
Seni dinlemeyen, çağrına kulak tıkayıp yalanlayan ve kendi yalan yanlış yaşayışını ilke edinip zulm saçan insanlar ise seninle anlaşmasını bozmuşlardır. Sana saldıranlardır. AHİDLERİ BOZANLARDIR. Sen onların dinine dönmeden onlar asla durmayacaklardır. Sana saldırırlar. Sana saldırdıkları zaman sende onlara karşı artık MESCİDİ HARAM ı korumalısın.
ENFAL:55-56-57: Allah katında canlıların en kötüsü, şüphesiz inkar edenlerdir. Onlar artık inanmazlar. Bunlar, içlerinden antlaşma yaptığın kimselerdir ki, sonra her defasında ahidlerini bozarlar. Onlar sakınmazlar. Bundan dolayı, savaşta onları yakalarsan, öyle darmadağın et ki, onlarla arkalarından gelecek olanlar(ı caydır). Umulur ki ibret alırlar.
TEVBE.4: Ancak müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınızdan (antlaşmadan) bir şeyi eksiltmeyenler ve size karşı hiç kimseye yardım etmeyenler başka; artık antlaşmalarını, süresi bitene kadar tamamlayın. Şüphesiz, Allah muttaki olanları sever.
MÜSLÜMAN GÜÇ OLMAK ve RESULLERİN RÜYASI OLAN MESCİDİ HARAM I İNŞA ETMEK ZORUNDADIR.
Dünyayı güzelleştirmek her Müslümanın görevidir.
ACG
Allah razı olsun Ali Can kardeşim. Mescid-i Haramı ayetlerle güzelce detaylandırmışsın. Ancak, benim kanaatime göre ayetlerin ikişerli anlamı gereğince, namazlarımızdaki yöneldiğimiz yön anlamı da çıkmaktadır. Namaz, bir semboller bütünü olması ve Kabe yönünde durarak namaz kılmak da, Kur’an ahkamına yönelmenin sembolü olduğuna inanıyorum.