KİTAB ve HİKMET:
KİTAB olarak bahsedilen ve GEREĞİ GİBİ OKUNMASI gereken ( Okumak tan kasıt lafsın harfleri ile tekrarlanması değil, anlaşılıp , özümsenip hayata tatbik edilmesidir. Bu yüzden Alllah” KİTABI GEREĞİ GİBİ OKUYANLAR “ derken hep: “ Kitabı gözden geçirip konuya vakıf olanlar “ şeklinde anlatır. BAKARA.121: “Kendilerine verdiğimiz Kitabı gereği gibi okuyanlar, işte ona iman edenler bunlardır. Kim de onu inkar ederse, artık onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.) , içinde bilgi barındıran ( Bu bilgi RUH olarak tarif edilen ve okunduğunda insanı değiştiren . dönüştüren BİLGİ dir. ŞURA.52: “Böylece sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ancak Biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip iletiyorsun.) , bu bilgiler arasında çelişkinin olmadığı , NİSA:82: Onlar hala Kur’an’ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkasının katından olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar (çelişkiler, ihtilaflar) bulacaklardı.” , ve Allah ın yine KİTAB olarak bildirdiği EVREN KİTABI içinde de asla çelişkiinin olmadığı MÜLK.3: “O, biri diğeriyle ‘tam bir uyum’ (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir ‘çelişki ve uygunsuzluk’ (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun?, Allah dan gönderilen VAHYSEL KİTAB ile EVREN ve TABİAT KİTABI arasında da asla çelişkinin bulunmadığı RUM.30: “Öyleyse sen yüzünü Allah’ı birleyen (bir hanif) olarak dine, Allah’ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah’ın yaratışı için hiç bir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler.” Değişmez ve çelişmez BİLGİ topluluğudur.
Bu kitabı n değişmez ilkeleri ve çelişkisizliği o kadar önemlidir ki ; iman edenlerin iman etmesinin ( EMİN olmasının ) ve ŞÜPHE DUYMAYARAK , Allah ile VAADLEŞMELERİNİN temeli budur.
BAKARA.2: “Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir kitaptır.
Görüldüğü gibi kitab ancak MUTTAKİLER için yol göstericidir. Yani DOĞRUYU ARAYANLAR ve KİTABIN yol göstericiliğini kabul edenler için REHBERDİR. Yoksa herkes bu yol göstericiliği rehber edinmez. Hatta bazıları için KURAN inkarlarını arttırma vesilesi bile olabilir. Kendi taassubu içerisinde olan ve asla ve asla zanlarının dışına çıkmayı düşünmeyen kitleler için kitab yol gösterici değildir.
MAİDE.68: “De ki: “Ey Kitap Ehli, Tevrat’ı, İncil’i ve size Rabbinizden indirileni ayakta tutmadıkça hiç bir şey üzerinde değilsiniz.” Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun tuğyanlarını ve inkarlarını arttıracaktır. Sen de kafirler topluluğuna karşı üzüntüye kapılma.
Kendi zanlarının ve atalarından onlara kalanların doğruluğunu fütursuzca kabul eden ve kesinlikle sorgulamadan doğuştan kendini Müslüman bir toplumda dünyaya geldiği için Müslüman addeden, Hristiyan bir toplumda dünyaya geldiği için doğru yolda olduğunu düşünen, doğuştan YAHUDİ olabileceğini sanan güruhların önyargılarını kıramayacağını anlatıyor bu ayet.
Oysa kitab, tamamen önyargılardan bağımsız olarak okunmalı ki yol gösterebilsin. Biz o yüzden ŞEYTANDAN KORUNARAK Kuran okumaya başlarız. Bu “ Allah ım okuyuşlarımın arasına ŞEYTAN ın katmalarının girmesine izin verme ki, seni yalın senin anlattığın şekilde anlayabileyim” demektir.
NAHL.98: “Öyleyse Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.
KİTAB I OKUMAK ya da OKUDUĞUNU İDDİA ETMEK önemli bir ifadedir. Allah bu ifadenin AKLEDEREK olduğunu varsayıyor. O yüzdebn de KİTABI OKUYORUZ dedikleri halde doğru işler yapmayanları AMA SEN HANİ KİTABİ OKUYORDUN şeklinde azarlıyor.
BAKARA.44: “Siz, insanlara iyiliği emrederken, kendinizi unutuyor musunuz? Oysa siz kitabı okuyorsunuz. Yine de akıllanmayacak mısınız?
Mademki OKUYORSUN: O halde akletmen gerekirdi.
BAKARA.113: Yahudiler dediler ki: “Hristiyanlar bir şey (herhangi bir temel) üzere değillerdir”; hristiyanlar da: “Yahudiler bir şey üzere değillerdir” dediler. Oysa onlar, Kitabı okuyorlar. Bilmeyenler (bilgisizler) de, onların söylediklerinin benzerini söylemişlerdi. Artık Allah, kıyamet günü anlaşmazlığa düştükleri şeyde aralarında hüküm verecektir.
“Bunlar birde KİTABI OKUYORUZ diye geçinenler. Şunların dediğine bak” şeklinde bir azarlarma .
BAKARA.121: “Kendilerine verdiğimiz Kitabı gereği gibi okuyanlar, işte ona iman edenler bunlardır. Kim de onu inkar ederse, artık onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.
KİTAB; RUH tur demiştik, ve aynı zamanda HİKMETLİ bir ZİKR dir .
CUMA.2: “O, ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara ayetlerini okuyan, onları arındırıp temizleyen ve onlara kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderendir. Oysa onlar, bundan önce gerçekten açıkça bir sapıklık içinde idiler.
Bu kitab aynı zamanda insanların ayrılığa düştükleri konular hakkında HÜKÜM vererek ayrılıkları ortadan kaldıran bir FURKAN dır . TEK liğe BİRLİĞE ve ALLAHIN YOLUNA rehberlik eden bir FURKAN dır.
ENBİYA.48: “Andolsun, biz Musa’ya ve Harun’a, takva sahipleri için bir aydınlık ve bir öğüt (zikir) olarak, hak ile batılı birbirinden ayıran (furkan)ı verdik.
BAKARA.53: “Ve hidayete eresiniz diye Musa’ya Kitab’ı ve Furkan’ı verdik.”
Allah ayrılığa düşülmemesini ısrarlar vurgular. Aralarında ayrılığa düştükleri ŞEY konusunda RESUL ün ve KİTAB ın HÜKÜM vermesini ister yoksa Allah en iyi ve en adil hüküm verici olarak ahirette aralarında ayrılğa düştükleri şey konusunda hüküm verecek ve onlara azabı tattıracaktır.
Ali İMRAN.103: “Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah’ın sizin üzenizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.
İnsanlar dünyaya geldiklerinde hepsi RABBİM ALLAH diyen fıtrat üzredirler. Ancak ne zamanki kendilerine İBLİS yüklenip kendi kararlarının sorumluluğunu almaya başlarlar. O zamandan sonra ayrılığa düşmeye ve “ BEN DAHA DOĞRUYUM “ demeye başlarlar. İşte artık İBLİS , Allah ın insanlara gösterdiği TAKVA ve KİTAB doğrularının üzerine oturmuş, o doğruları gölgelemiş ve ortaya bir çok farklı doğrular çıkmıştır. Öyle ki insanlar ZAN larının doğru kabul ettiklerinden başka doğru kabul etmeyecek kadar bağnaz oldukları için Allah ın kelimelerini yerinden oynatıp gelen resulleri öldürmüş ve kendi zanlarını dinler yapmışlardır.
Gönderilen KİTAB ların anlattığı temel konu budur. İnsanlar eski kitabları ve doğruları bozmuşlar ve Allah onlar BİZ BUNDAN HABERSİZDİK diyemesinler diye hep yenisini göndermiş.
BAKARA.213: “İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra, birbirlerine karşı olan ‘azgınlık ve kıskançlıkları’ yüzünden anlaşmazlığa düşenler, o, (Kitap) verilenlerden başkası değildir. Böylece Allah, iman edenleri, hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izniyle eriştirdi. Allah, kimi dilerse onu doğruya yöneltir.
KİTAB ların indirilme sebeblerinden biri ARALARINDA ANLAŞMAZLIĞA DÜŞTÜKLERİ ŞEY KONUSUNDA HÜKÜM VERMEK için. Çünkü insanlar KİTAB konusunda ayrılığa düşüp kendi zanlarını RAB edinip farklılaşmışlar.
Çünkü insanlar doğru hüküm vermek için kullanacakları MİHENK i kaybetmişlerse artık toplum ifsad olmuş ve geri döndürülmesi de imkansız hale gelmiştir.Bu yüzden önceki vahyi bozup kelimeleri yeriden oynattıkları her dönem sonunda Allah eski gönderdiği vahyi tasdik edip doğrulayan yenisini göndermiştir ki, insanlar BİZ BUNDAN HABERSİZDİK diyemesinler.
MAİDE.13: “İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra, birbirlerine karşı olan ‘azgınlık ve kıskançlıkları’ yüzünden anlaşmazlığa düşenler, o, (Kitap) verilenlerden başkası değildir. Böylece Allah, iman edenleri, hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izniyle eriştirdi. Allah, kimi dilerse onu doğruya yöneltir.
ALİ İMRAN:3: “O, sana Kitabı Hak ve kendinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, Tevrat’ı ve İncil’i de indirmişti.
Yahudi toplumunun önde gidenlerinin kelimeleri yerinden değiştirerek , insanların geri kalanını sürü gibi GÜTME, onların akıllarını kullanmadan yaşama teammüllerinin ne kadar kötü ve aşağılık olduğu anlatılır. Oysa GÜTME yerine GÖZETME ( Yani ŞAHİT olma) fiili üzerine bir yaşam önerilir. İnsanların düşündüğü, aklettiği ve doğruyu arayıp seçtiği bir yaşam.
Kendi elleri ile kitabı zanlarına göre yazıp bu da ALLAHTAN dır diyerek insanlara sunanlar ile bu sunulanlara sürü gibi güdülüp önde giden bu insanalra sığınıp “ BENİM ŞETYHİM SÖYLÜYORSA DOĞRUDUR, BENİM LİDERİM DİYORSA DOĞRUDUR, BENİM “ ..İZM “ im SÖYLÜYORS DOĞRUDUR “ diyen düşünmeyen akletmeyen İNSİ leri lanetliyor Allah.
ALİ İMRAN 78. “Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini kitaba doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur göründüklerini) kitaptan sanasınız diye. Oysa o kitaptan değildir. “Bu Allah katındandır” derler. Oysa o, Allah katından değildir. Kendileri de bildikleri halde Allah’a karşı (böyle) yalan söylerler.
BAKARA.78:” Onlardan bir kısmı ümmidir. Kitabı bilmezler; (bildikleri) bir sürü asılsız şeylerden başkası değildir ve yalnızca zannederler.
NİSA:46: “Kimi yahudiler, kelimeleri ‘konuldukları yerlerden’ saptırırlar ve dillerini eğip bükerek ve dine bir kin ve hınç besleyerek: “Dinledik ve karşı geldik. İşit, -işitmez olası- ve ‘Raina’ bizi güt, bize bak” derler. Eğer onlar: “İşittik ve itaat ettik, sen de işit ve ‘bizi gözet’ deselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat Allah, onları küfürleri dolayısıyla lanetlemiştir. Böylece onlar, az bir bölümü dışında, inanmazlar.
CİN:6:” “Bir de şu gerçek var: İnsanlardan bazı adamlar, cinlerden bazı adamlara sığınırlardı. Öyle ki, onların azgınlıklarını arttırırlardı.”
Kitabı böyle okumak kolaylarına geldi insanların. Okumadan inanıvermek. O yüzden de dünya da fesat yayıldı. Fırkalar ayrıldılar. Her bir toplum kendi zannına dayalı bir DİN oluşyturdu. . Bu her devirde olmuştur.
ENAM.159: “Gerçek şu ki, dinlerini parça parça edip kendileri de gruplaşanlar, sen hiç bir şeyde onlardan değilsin. Onların işi ancak Allah’adır. Sonra O, işlemekte olduklarını kendilerine haber verecektir.
BU ayrılık ile kendilerine DİN ler ve bu dinlere ait KİTAB lar bile yazdılar. Herkes kendi kafasına göre yazılan bu ZAN na uydu.
MÜMİNUN.53: “Ancak onlar, işlerini kendi aralarında (farklı) kitaplar halinde böldüler; her bir grup, kendi ellerinde olanla yetinip sevinmektedir.
Üstelik bu ellerindeki ile övünüp herkes kendininkinin EN DOĞRU OLDUĞUNU savunur hale gelmiştir. İnsanlar artık ellerindekinin doğru olduğuna o kadar emindir ki başka bir kitabın , dinin doğru olma ihtimalini bile düşünmezler.
RUM.32: “(O müşrikler ki,) Kendi dinlerini fırkalara ayırmış ve kendileri de parça parça olmuşlardır; ki her grup kendi elindekiyle övünüp sevinç duymaktadır.
Ve AYRILIĞA DÜŞTÜLER. Öyle kj birbirlerini öldürdüler. RESULLERİ öldürdüler.
BAKARA.113: “Yahudiler dediler ki: “Hristiyanlar bir şey (herhangi bir temel) üzere değillerdir”; hristiyanlar da: “Yahudiler bir şey üzere değillerdir” dediler. Oysa onlar, Kitabı okuyorlar. Bilmeyenler (bilgisizler) de, onların söylediklerinin benzerini söylemişlerdi. Artık Allah, kıyamet günü anlaşmazlığa düştükleri şeyde aralarında hüküm verecektir.
BAKARA.176: “Bu, Allah’ın Kitabı şüphesiz hak olarak indirmesindendir. Kitap konusunda anlaşmazlığa düşenler ise uzak bir ayrılık içindedirler.
Demeki insanlar KİTAB konusunda anlaşmazlığa düşmüşler Yani; Allahın vahyi konusunda, yani neyin haram neyin helal olduğu konusunda.
Her Allah resulü geldiğinde toplumlarını ya önceki vahyin kelimelerinin yerinden oynatııp değiştirilmesi nedeni ile verilen yanlış hükümlerden döndürmeye ya da toplumlarının RABBİM ALLAHTIR diyen takva, fıtrat ekseninden uzaklaşıp kendilerine zulmeden yaşayışlarından vazgeçirmeye çalışmışlar. BU yüzden o resuller yerlerinden yurtlarından kovulmuş ve hatta öldürülmüşler.
MAİDE.70: “Andolsun, biz İsrailoğullarından kesin söz almış (misak) ve onlara elçiler göndermiştik. Onlara ne zaman nefislerinin hoşuna gitmeyen bir şeyle bir elçi geldiyse, bir bölümünü yalanladılar, bir bölümünü de öldürdüler.
ALİ İMRAN.112: “Her nerede bulunurlarsa bulunsunlar -Allah’ın ipine ve insanların ipine (ahdine) sığınanlar başka- onlara zillet (zorluk damgası) vurulmuştur. Onlar, Allah’tan bir gazaba uğradılar da üzerlerine aşağılanma (damgası) vuruldu. Bu, Allah’ın ayetlerini inkar etmeleri ve peygamberleri haksız yere öldürmeleri nedeniyledir. (Yine) Bu, isyan etmeleri ve haddi aşmaları dolayısıyladır.
BAKARA.87: “Andolsun, biz Musa’ya kitabı verdik ve ardından peşpeşe elçiler gönderdik. Meryem oğlu İsa’ya da apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu’l-Kudüs’le teyid ettik. Demek, size ne zaman bir elçi nefsinizin hoşlanmayacağı bir şeyle gelse, büyüklük taslayarak bir kısmınız onu yalanlayacak, bir kısmınız da onu öldürecek misiniz?
Fusslilet.45: “Andolsun, Musa’ya kitabı verdik, fakat onda anlaşmazlığa düşüldü. Eğer Rabbinden (daha önce) bir söz geçmiş (verilmiş) olmasaydı, mutlaka aralarında hüküm verilmiş (iş bitirilmiş)ti. Gerçekten onlar, bundan yana kuşku verici bir tereddüt içindedirler.
İnsanlar kitaptan uzaklaştıkça yalanladıkça , zalimleşmişler ve birbirlerini öldürüp doğru ZANNETİKLERİ şey uğruna savaşmışlardır.
BAKARA.253: İşte bu elçiler; bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Onlardan, Allah’ın kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır. Meryem oğlu İsa’ya apaçık belgeler verdik ve O’nu Ruhu’l-Kudüs’le destekledik. Şayet Allah dileseydi, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, onların peşinden gelen (ümmet)ler, birbirlerini öldürmezdi. Ancak ihtilafa düştüler; onlardan kimi inandı, kimi inkar etti. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Allah dilediğini yapandır.
Allah ise apaçık GEREÇEK ( HAK) geldikten sonra hala zanlarının peşinden gidenleri lanetliyor.
O bozdukları kitabın ardından ne zamanki onu doğrulayan bir elçi bir kitab getirse onu yalanladılar.
BAKARA.89: “Allah katından yanlarında olan (Tevrat)ı doğrulayan bir Kitap geldiği zaman, -ki bundan önce inkar edenlere karşı fetih istiyorlardı- işte bilip tanıdıkları gelince, onu inkar ettiler. Artık Allah’ın laneti kafirlerin üzerinedir.
Yok saydılar. Görmezden geldiler.
BAKARA.101: “Ne zaman onlara Allah katından yanlarındakini doğrulayan bir elçi gelse, kitap verilenlerden bir takımı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allah’ın Kitabını arkalarına attılar.
Şükür ki Allah insanları yalnız bırakmamış ve RESULLER ile KİTAB gönderip insanlara doğruyu göstermiştir.
BAKARA.151: “Öyle ki size, kendinizden, size ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak, size Kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir elçi gönderdik.
İnsanı kurtuluşa götürecek olan ALLAHIN İNDİRDİĞİNİ OKUMAK ve onunla HÜKMETMEKTİR.
BAKARA.174: “Allah’ın indirdiği Kitaptan bir şeyi gözardı edip saklayanlar ve onunla değeri az (bir şeyi) satın alanlar; onların yedikleri, karınlarında ateşten başkası değildir. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azab vardır.
Ali İmran.23: “Kendilerine Kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? Aralarında Allah’ın Kitabı hükmetsin diye çağrılıyorlar da, onlardan bir bölümü yüz çeviriyor. Onlar, işte böyle arka dönenlerdir.
HÜKÜMÜ doğru verilmesi çok önemlidir. İşte KİTAB ın HİKMETİ verilen bu HÜKÜM de gizlidir. HİKMET: Aslında HÜKÜM den isim olarak kullanılan bir kelimedir. İHKAM: Sağlamlaştrma manası da olsa da, Kurani kullanımında: “ KİTAB İçindeki derin ve çelişkisiz ve alternatifsiz bilgiye dayalı verilen, asla tersi veya alternatifi olmayan ve TAMDA OLMASI GEREKEN olan DOĞRU HÜKÜM demektir. Bu hüküm ile kesinlikle doğru sonuç üreten manasındadır.
KİTAB içinde DOĞRU HÜKÜM barındırandır. Ve KURAN ın ( vahy in) HİKMETİ budur.
BEYYİNE.3: “Onların içinde dosdoğru ‘yazılı hükümler’ vardır.
Tüm mesela bu DOĞRU HÜKÜM veren VAHY i muhatab almak , ZAN lara dayalı olan, zulm üreten şeyleri KİTAB zannetmeyerek KİTAPLARI SAĞDAN VERİLENLERDEN olmak ve ardından verilenlerden olmamak.
KALEM.36-37-38:” Size ne oluyor? Nasıl hüküm veriyorsunuz? Yoksa (elinizde) ders okumakta olduğunuz bir kitap mı var? İçinde, neyi seçip beğenirseniz, mutlaka sizin olacak diye.
Demek ki her hüküm çıkartılan kitab KURAN değil, ve KURAN haricinde çıkartılan hükümler hikmetli değil.
Allah resulleri, insanlar arasında AYRILIĞA DÜŞTÜKLERİ ŞEY konusunda HÜKÜM Vermek için gelmişlerdir..
MAİDE.48: “Sana da (Ey Muhammed,) önündeki kitap(lar)ı doğrulayıcı ve ona ‘bir şahid-gözetleyici’ olarak Kitab’ı (Kur’an’ı) indirdik. Öyleyse aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir. Artık hayırlarda yarışınız. Tümünüzün dönüşü Allah’adır. Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.
ŞURA.14: Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki ‘tecavüz ve haksızlık’ dolayısıyla ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinden, adı konulmuş bir ecele kadar geçmiş (verilmiş) bir söz olmasaydı, muhakkak aralarında hüküm verilmiş (iş bitirilmiş)ti. Şüphesiz onların ardından Kitaba mirasçı olanlar ise, her halde ona karşı kuşku verici bir tereddüt içindedirler.
İNŞİKAK.10: “Kimin de kitabı ardından verilirse, ……….” Helak olanlardan
İNŞİKAK.7: “Artık kimin kitabı sağ yanından verilirse,……….” Kurtulanlardan.
Kitab bir diğer manasıyla YAZMAK olarak da kullanılmıştır ki, bu anlam Türkçemiz de BEN SANA YAZILMIŞIM sözündeki gibi , değişmez, kader ve mutlaka gerçekleşecek olan anlamındadır. İYİ lerin iyilikleri ve KÖTÜlerin kötülükleri bir kitapta apaçık yazılmaktadır. Her insan yaşadıkları ile ve yaptıkları ile kendi kaderinin yani sonucunun yazılı olduğu kitabını yazmaktadır.
Kötülük üzre yaşayanların öldükten sonraki pişmanlıklarını anlatan şu ayet konuyu güzel özetliyor.
HAKKA.19: “Artık kitabı sağ eline verilen kişi, der ki: “Alın, kitabımı okuyun!”
HAKKA.25: “Kitabı sol eline verilen ise; o da, der ki: “Bana keşke kitabım verilmeseydi.”
İnsanların bir kısmı , yaşayarak , kendi eliyle yazdığı kitabını , Allah ın ona gönderdiği kitabı rehber edinmeden yazmış ve zanlarını kendine rehber edinmiştir. Bir diğer kısmı ise Allah ın kitabını rehber edinerek kendi kitabını yazmıştır.
Allah hepimizi kitaplarını sağ taraflarından verilenlerden eylesin.
ACG
Kaleminize sağlık Alican GÖKKAYA.
Ayetleri biraraya toplamanız konuyu anlaşılır bir şekilde (Kitap ve Hikmet) anlatmaniz ,ihtiyaç halinde hemen açıp ayetlere bakmamızı kolaylaştırmışsınız.Allah razı olsun🤲.Çok kıymetli bir çalışma olmuş.