Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla!
Nüzul sırasına göre on üçüncü, Kuran sıralamasına göre de yüz üçüncü sure olup, üç ayettir. Mekke’de indirilmiştir.
103/1- Asra andolsun;
Her kavmin her toplumun her insanın yaşadığı çağa asra andolsun ki!
103/2- Gerçekten insan, ziyandadır.
Gerçekten insan zarardadır. Bu yerleri ve gökleri yaratan Allah’ın insanların geleceği hakkında verdiği ve yanılgıya düştükleri bir gayıp haberinden, ötelerin ötesinden bir haber vermektedir. İnsanlar zarardadır. Çünkü onlar gelecek hakkında başlarına gelecek olanlardan habersizdirler.
103/3- Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka.
Zararda olmayanlar kimlerdir? İman edenler ve Salih amellerde bulunanlardır. Ve aynı zamanda birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna.
İnsanlar temel olarak iki kısma ayrılmaktadırlar. Birisi peygamberlerin getirmiş olduklarına iman eden ve onun kurallarıyla hayatlarını düzenlemek isteyen ve düzenleyenlerdir. Bu yolun adı Kuran’da rabbani yoldur. Bu yolun kurgulayan yerleri ve gökleri kurgulayan Allah’ın yoludur.
3/79- Beşerden hiç kimsenin, Allah kendisine kitabı, hükmü ve peygamberliği verdikten, sonra insanlara: “Allah’ı bırakıp bana kulluk edin” deme (hakkı ve yetki)si yoktur. Fakat o, “Öğrettiğiniz ve ders verdiğiniz kitaba göre Rabbaniler olunuz (deme görevindedir.)
Bu yolun adı insanlık tarihinin başlangıcından bu tarafa İslam’dır. Bütün peygamberlerin Allah’tan getirdikleri dinin adı İslam teslim olanların adı da peygamberler de dâhil olmak üzere Müslüman’dır.
41/33- Allah’a çağıran, Salih amelde bulunan ve: “Gerçekten ben Müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kimdir?
Kuran’a göre, rab yolunda gidenler bir birlerinin zürriyetlerinden ve aynı ailedendirler.
3/33- Gerçek şu ki, Allah, Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti;
3/34- Onlar birbirlerinden (türeme tek) bir zürriyettir. Allah işitendir, bilendir.
Bu yolun mimarı Allah’tır. Allah bu yolu son peygambere kadar, insanlar içerisinden seçtiği vahye muhatap olan nebiler ve elçiler aracılığı ile insanlara duyurmuştur. Bu yolda olanlar tek bir ümmet tek bir şeriat içerisindedirler. Bir kavme haram olan, diğerlerine de haramdır. Bir kavme helal olanlar, diğerlerine de helaldir. Her peygamberin kendisinden önce gelen nebileri doğrulaması ve tasdik etmesi bu anlamdadır.
Hemen birisi kalkar der ki; Yahudilere Allah’ın haram kıldıkları Müslüman olanlara helaldir. Der. Ve ayeti gösterir.
6/146- Yahudi olanlara her tırnaklı (hayvanı) haram kıldık. Sığırlardan ve koyunlardan, sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışanlar dışında iç yağlarını da onlara haram kıldık. ‘Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları’ nedeniyle onları böyle cezalandırdık. Biz şüphesiz doğru olanlarız.
Allah dikkat ederseniz biz yahudiyiz diyenlere bunları haram kılmış. Allah Yahudilik diye bir din göndermedi Ki! Allah Hazreti Musa’ya gönderdiği dinin adı da İslam’dı. Ancak o İslam’ı Yahudi olanlar değiştirdi Yahudi olarak koydular. Dikkat ederseniz ayetin sonunda,” ‘Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları’ nedeniyle onları böyle cezalandırdık” Allah kimseye zulmetmez insanlar ancak kendi kendilerine zulmederler. Bakınız Kuran bunların yanlış yaptıklarını başka bir ayette nasıl izah etmektedir.
16/118- Yahudi olanlara da, bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.
Neydi Allah resulüne aktarılanlar? Onları da kuran hemen sıralamaktadır.
5/3- Ölü eti, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -(henüz canlıyken yetişip) kestikleriniz hariç,- dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar) ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır (günahla yoldan sapmadır.) Bugün inkara sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçip-beğendim. Kim ‘şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa’ -günaha eğilim göstermeksizin- (bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir.) Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
5/4- Sana, kendilerine neyin helal kılındığını sorarlar. De ki: “Bütün temiz şeyler size helal kılındı.” Allah’ın size öğrettiği gibi öğretip yetiştirdiğiniz avcı hayvanların yakalayıverdiklerinden de -üzerine Allah’ın adını anarak- yiyin. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.
5/5- Bugün size temiz olan şeyler helal kılındı. (Kendilerine) Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir. Mü’minlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce (kendilerine) kitap verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini (mehirlerini) ödediğiniz takdirde- size (helal kılındı.) Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O ahirette hüsrana uğrayanlardandır.
Allah onlara haram kılmıyor. Onlar Allah’ın haram kılmadığı şeyleri kendi kendilerine haram kılması nedeniyle haram kıldık ifadesi kullanılıyor.
Allah katında kurtuluşta olanlar ancak bunlardır.
İkinci tip olan insanlar ise Rabbani yolun dışında yürüyenlerdir. Allah işte bunların zararda ziyanda olduğundan söz etmektedir. Bu insanlar temel olarak yine iki guruba ayrılmaktadırlar. Birincisi ata dininde olanlar, kuran bunlara bilmeyenler, ümmiler, müşrikler, puta tapıcılar ifadesini kullanmaktadır. Bu tip insanlar gerek Allah’a iman etmeyen ateistler, gerekse Allah’a iman ettiği halde Allah’ın rabliğini kabul etmeyen deistlerdir.
Bunlar Allah’tan bir peygamber geldiğine iman etmezler, kitaplara inanmazlar ve ahiret âlemine inanmazlar. Sırf dünya hayatında yaşayıp öldüklerine ve tekrar dirilip hesaba çekilme olayını kabul etmezler. Müslüman olanlara en çok düşman olan insanlar genelde bu tip insanlar içerisinden çıkmaktadır. Vahiye iman etmediklerinden dolayı onlar için din vicdan ile Allah arasında bir olgudur. Allah insanların yaşamına müdahalede bulunmaz. Yönlendirmez inancındadırlar.
45/24- Dediler ki: “(Bütün olup biten,) Bu dünya hayatımızdan başkası değildir, ölürüz ve diriliriz; bizi “kesintisi olmayan zaman’ (dehrin akışın)dan başkası yıkıma (helake) uğratmıyor.” Oysa onların bununla ilgili hiçbir bilgileri yoktur; yalnızca zannediyorlar.
Bu toplumlar Kuran’ın indiği dönemde olduğu gibi her dönemde her çağda olmaktadır. ve olmaya devam edecektir. Çağımızda bu insanlar, Ateist, deist, seküler, laik, demokrasi Gibi kendi ürettikleri ideolojilerin peşinde giden insanlardır.
Rabbani yolun dışında insanlardan ikincisi olanlar ise, kuranda tanımlanan Kitap- ehli olanlardır. Bu tip insanlar Allah’a peygamberliğe ahiret âlemine iman ettiği halde Allah’tan peygamberlerin getirdiği vahiy orijinli dinden saparak Allah adına bir takım zan ve tahminlerle din uyduranlardır. Üstelik söyledikleri Allah’tan olmadığı halde bu Allah’tandır diyerek, Allah’a iftira atanlardır.
Kitap ehli, kuran gelmezden önce hazreti Musa dinine mensup olduğunu sanan Yahudiler ile hazreti İsa dinine sahip olduğunu sanan Hıristiyanları kastetmektedir. Kuran’ın inişinden sonra da kuranı rafa kaldırmış olan yüzlerce binlerce mezhebe tarikata bölünmüş olan ne kadar, Kuran dışı anlayışlar varsa onların hepsi ehli kitap konumunda değerlendirilmektedir. Bunlar hangi peygambere hangi şeyhe hangi lidere bağlıysalar biz bize indirilenlere iman ederiz deyip beyin antenlerini gelen bütün bilgilere karşı kapatarak dolap beygiri gibi kendi etrafında döner dururlar.
2/90- Allah’ın kullarından, dilediğine Kendi fazlından (peygamberliği) indirmesini ‘kıskanarak ve hakka baş kaldırarak’ Allah’ın indirdiklerini tanımamakla, nefislerini ne kötü şeye karşılık sattılar. Böylelikle gazab üstüne gazaba uğradılar. Kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır.
2/91- Onlara: “Allah’ın indirdiklerine iman edin” denildiğinde: “Biz, bize indirilene iman ederiz” derler ve ondan sonra olan (Kur’an)ı inkar ederler. Oysa o (Kur’an), yanlarındakini (kitabı) doğrulayan bir gerçektir. (Onlara) De ki: “Eğer inanıyor idiyseniz, daha önce ne diye Allah’ın peygamberlerini öldürüyordunuz?”
Ata dinine mensup olanlar nasıl kendi aklılarından uydurdukları ideolojilerin mimarlarını kendilerine Rab olarak kabul ediyorlarsa, Ehli kitap olanlar da Allah’ı Bırakıp peygamberlerini veya âlimlerini rab kabul etmeleri her iki toplumu da müşrik anlayışa götürmektedir.
9/30- Yahudiler: “Üzeyir Allah’ın oğludur” dediler; Hıristiyanlar da: “Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bu, onların ağızlarıyla söylemeleridir; onlar, bundan önceki inkâr edenlerin sözlerini taklit ediyorlar. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar?
9/31- Onlar, Allah’ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini raplar (ilahlar) edindiler ve Meryem oğlu Mesih’i de. Oysa onlar, tek olan bir İlah’a ibadet etmekten başka bir şeyle emir olunmadılar. O’ndan başka İlah yoktur. O, bunların şirk koştukları şeylerden Yücedir.
Şu andaki İslam toplumlarında anlaşılan dinin, Allah’ın nebiler ve resuller aracılığı ile gönderdiği vahiy dinleriyle ilgi ve alakası yoktur. Asr suresinde “ insanlar ziyandadır.” Diye bahsettiği toplumlar batının deizmi ile doğunun İslam toplumlarını içerisine almaktadır. Bunların birisi kurana göre tanımlanan, ata dinine mensup insanlar müşrik-tirler. diğeri ise kitap ehli olarak tanımlanan Allah’a Allah adına din uyduran müşrik insanlardır.
Allah katında Hüsnü kabul gören din anlayışı ortalarda şu anda toplum olarak görülmemektedir. Umarım Kuran’ın önce tanımı doğru olarak ortaya konur. ve yaşam şeklini bizzat uygulayan insanlar çıkar da, insanlar buna tekrar içlerinde Allah resulünün bulunduğu toplum gibi toplum oluşur da insanlar İslam oldukları zaman goraf gorf gelerek Müslüman olurlar.
2/143- Böylece Biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka’be’yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırt etmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah’ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir.
İnsanların öldürülmediği, Bir tarafta yatları özel uçaklarla bir ülkeden bir ülkeye sadece bir öğle yemeği için insanların olmadığı, insanlar kazandıklarını kendi elleri altında olanlara eşit olacak seviyede dağıttığı, güçlü olan insanların en az mustazaf seviyesine güçlerinin adalet önünde indirildiği bir toplum oluşur. Oluşur da Allah öyle toplumların kurtuluşta olduğunu, zararda onadığını söyler. Allah’ın onlardan, onlar da Allah’tan razı olduğu toplum, oluncaya kadar, asla insanlar zararda olmayan insanlar,Konumuna gelemeyeceklerdir.
Doğrularım Allah’a Yanlışlarım ise bana aittir.
ALİ RIZA BORAZAN