RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA;
Kadr suresi, nüzul sırasına göre yirmi beş Kuran sıralamasına göre de doksan yedinci sure olup, beş ayetten ibarettir.
97/1- Gerçek şu ki, Biz onu kadir gecesinde indirdik.
İslam toplumlarında müfessirlerin de katkısı ile Kuran’ın kadir gecesinde indirildiğini bu da ramazan ayının son on günü içerisinde aranması gerektiğini söylerken, bazıları da ramazan ayının yirmi yedinci gecesi indirildiği konusunda ağırlık olarak birleşmektedirler.
Bu geceyi sabaha kadar ibadetle geçirenlerin geçmiş bütün günahları silinerek anadan doğmuş gibi tertemiz oldukları inancı, vahiy orijinli Kuran’ın yaşam biçimi hayat tarzı olmaktan çıkarılmış senede bir gece ibadet etmekle kurtuluşa erişeceği inancı toplumlardan toplumlara miras olarak aktarılıp durmuştur.
Hele hele günler geceler kandiller ortaya atılarak insanları vahiyle yaşamdan uzaklaştırılmış yaşamı sadece bir geceye hapsederek kurtuluşu gecede arayışları düşünen akıl sahiplerini hayrete düşürmektedir.
Şimdi Bu ayet Kuran ve evren yasaları bütünlüğü çerçevesinde nasıl anlaşılmalı? Kuran’ın vermek istediği mesajı anlamaya çalışalım.
“onu kadir gecesinde indirdik.” Burada ayet içerinde geçen dört kelimenin (onu, kadir, gece, indirmek) kuran bütünlüğü içerisinde ne anlama geldiğini anlamaya çalışalım.
Onu ifadesinden kastedilen mana nedir?
2/ 185- Ramazan ayı… İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan) Kur’an onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya şahid olursa artık onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde (tutsun). Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. (Bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yola (hidayete) ulaştırmasına karşılık Allah’ı büyük tanımanız içindir. Umulur ki şükredersiniz.
Demek ki ayette bahsedilen onu kelimesinden kastedilen mana Kuran olduğu anlaşılmaktadır. Kuran ama Kuran içerisinde altı bin iki yüz otuz altı ayet geçmektedir. Bu ayetler otomatik olarak tabancadan atılır gibi atılsa bile bu kadar ayetlerin inişi bir geceye sığdırılamaz. Oysa Kuran dura dura zamana şartlara olaylara göre yirmi üç yıllık bir zaman dilimi içerisinde indiği herkes tarafından bilinmektedir.
Kuran’ın Peygambere vah yedilmesi ve uygulanış şekli hakkında kıyamet suresinde şöyle anlatılır.
75/ 16- Onu (Kur’an’ı, kavrayıp belletmek için) aceleye kapılıp dilini onunla hareket ettirip-durma.
75/17- Şüphesiz, onu (kalbinde) toplamak ve onu (sana) okutmak Bize ait (bir iş)tir.
75/18- Şu halde, Biz onu okuduğumuz zaman, sen de onun okunuşunu izle.
75/19- Sonra muhakkak onu açıklamak Bize ait (bir iş)tir.
Son nebi ve resulün kendisine yüklenen emanet ve sorumluluk bilincinin kendisinde oluşturduğu tedirginliği Allah yatıştırarak O Kuran’ı okutmak unutturmamak yani belgelenerek saklanması ve onun yaşam hayatına nasıl konulacağı konusunda sen endişe etme biz senin nerede ne yapacağını nasıl bir yöntem uygulayacağını bildireceğiz sen de uygulamaya koyacaksın ifadesi kullanmaktadır.
Demek ki, Bir fert halinde başlayan bir serüven kendisine iman edenlerle birlikte mekkede uzun bir tebliğ ve mücadelenin arkasından sürgün edilerek Medine’de güç ve otorite haline gelen Muhammed’in yirmi üç yıllık peygamberlik hayatı anlatılmaktadır. Öyleyse Kuran bir gecede indirilmedi. Peki, bu ayette gece kelimesi hangi anlamda kullanılmış? İsterseniz bu kelimeyi ayette geçen kadir kelimesi ile beraber açıklamaya çalışalım.
Kadir gecesi ne demek?
Gece kelimesi, Kuran içerisinde yaklaşık olarak doksan beş yerde geçmektedir. İki farklı anlama gelmektedir. Birincisi Güneşin batışı ile Güneşin doğuşu arasında olan karanlık bölge, diğeri ise Vahiy yolunun dışında Yolda yürüyenlerin cehalet karanlığında debelenip durduğu batıl yoldur. Şimdi Kuran’dan örnekler vererek Bu iki farklı gecenin ne olduğunu açıklamaya çalışalım.
Güneşin batışı ile doğuşu arasında kalan geceye örnek!
17/ 78- Güneşin sarkmasından gecenin kararmasına kadar namazı kıl, fecir vakti (namazda okunan) Kur’an’ı, işte o, şahid olunandır.
10/ 67- O, dinlenmeniz için geceyi, gündüzü de aydınlatıcı (mubsir) olarak sizin için yaratmıştır. Şüphesiz işitebilen bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardır.
Güneşin batışı ve doğuşu arasındaki geceye İki ayet örneği vermeye çalıştık, Şimdi de Cehalet karanlığını bildiren geceden örnek vermeye çalışalım.
97/1- Gerçek şu ki, Biz onu kadir gecesinde indirdik.
27/ 49- Kendi aralarında Allah adına and içerek, dediler ki: “Gece mutlaka ona ve ailesine bir baskın düzenleyelim, sonra velisine: Ailesinin yok oluşuna biz şahid olmadık ve gerçekten bizler doğruyu söyleyenleriz, diyelim.”
44/ 2- Apaçık Kitab’a andolsun;
44/3- Gerçekten Biz onu mübarek bir gecede indirdik, gerçekten Biz uyaranlarız.
44/4- Ki onda (o gecede) her hikmetli iş ayrılır.
93/ 1- Kuşluk vaktine andolsun,
93/2- ‘Karanlığı iyice çöktüğü’ zaman geceye,
93/3- Rabbin seni terk etmedi ve darılmadı.
Bu ayetlerde geçen gece kelimesi, Cehalet karanlığı, batıl, gizli işlerin planlanıp düzenlendiği, İnkâr edenlerin İman edenlere karşı yaldızlı sözlerle aldatılan anlamlara gelmektedir.
Kadir kelimesinin Kuran’daki karşılığı!
36/81- Gökleri ve yeri yaratan, onların bir benzerini yaratmağa kadir değil mi? Elbette (öyledir); O, yaratandır, bilendir.
Öyleyse, Gece kelimesi Kadir suresinde Cehalet, kadir kelimesi de cehaleti Kuran’la delen yanlışlıkları doğrularla değiştiren hakla batıl iyi ile kötüyü Biri biri birinden ayırarak inkar edenlerle, iman eden ve Salih amel işleyenlerin net ve ayırt edilir bir biçimde ayrıştırılması anlamında Olan gecedir. Şimdi bu açıklamalardan sonra Kadir suresinin diğer ayetlerinin açıklanması kolaylaşacaktır.
97/2- Kadir gecesinin ne olduğunu sana bildiren nedir?
Şimdi, Allah resulüne Kadir gecensin ne olduğunu soruyor ve alttaki ayette de onu cevaplıyor.
97/3- Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.
Allah Yaklaşık olarak bir insan ömrünün Bin ay bunun da Yaklaşık seksen küsur seneye tekabül ettiğini anımsatarak şöyle diyor.
Allah’ın göndermiş olduğu vahiylerle yaşamını bulan hayat, vahiylerle yaşanmayan hayattan daha hayırlıdır.
97/4- Melekler ve ruh, onda Rablerinin izniyle her bir iş için inerler.
Vahiyle yaşanan bir hayatı Güncellemek için Her örnekten bir örnek verildiği hiçbir eksiğin bırakılmadığı Kuran gibi muttakiler için yol gösteren bir kitabı ortaya çıkarmak için melekler ve ruh seferber olmuşlardır. Şimdi ayet içerisinde geçen iki kelimenin Kuran tarafından hangi anlamı kullandığını anlamaya çalışalım.
Melek; İnsanların psikolojik ve biyolojik yapısı da dâhil olmak üzere, insanların dışındaki insanların emirlerine hizmet etmek için yaratılmış olan bütün varlıkların genel adıdır.
Melek kelimesi, Kuran’da yaklaşık doksan üç yerde geçmektedir. Şimdi konumuzla ilgili olarak bir ayeti nakletmeye çalışalım.
33/56- Şüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de O’na salat edin ve tam bir teslimiyetle O’na selam verin.
Allah’ın ve meleklerin salât etmesi herhalde, namaz kılması anlamında değildir. Allah peygamberi bilgilendiriyor. Meleklerde peygamberin istediği ve dilediği yolda onlara kucaklarını açıyor. Meleklerin tıpkı âdeme secdesi gibidir.
2/34- Ve meleklere: “Adem’e secde edin” dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu.
Ruh; Kelimesi Kuran içerisinde yirmi iki yerde geçmektedir. Ruh kelimesinin her geçtiği yerde o konuya ve ayete farklı bir anlam kazandırmıştır. Şimdi ruh geçen birkaç tane ayeti naklederek ayeti nasıl farklı bir boyuta taşıdığını görelim.
4/171- Ey Kitap Ehli, dininiz konusunda taşkınlık etmeyin, Allah’a karşı gerçek olandan başkasını söylemeyin. Meryem oğlu Mesih İsa, ancak Allah’ın elçisi ve kelimesidir. Onu (‘OL’ kelimesini) Meryem’e yöneltmiştir ve O’ndan bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve elçisine inanınız; “üçtür” demeyiniz. (Bundan) kaçının, sizin için hayırlıdır. Allah, ancak bir tek İlah’tır. O, çocuk sahibi olmaktan Yücedir. Göklerde ve yerde her ne varsa O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.
Bu ayette geçen ruh kelimesi nebi anlamında kullanılmıştır. Nebiler bu kutsal göreve geldiklerinde söylem ve yaşamları vahiyledir.
32/9- Sonra onu ‘düzeltip bir biçime soktu’ ve ona Ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz?
Burada kullanılan ruh kelimesi insanlara yüklenen iki farklı eğilime gidebilme yeteneği verilerek kendi yolunu ister takva yolunda isterse de iblisin yolunda tercihini kullanarak özgür iradesi ile kendi kararını kendisi vererek yol seçmesi anlamında kullanmıştır.
42/52- Böylece sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ancak Biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip-iletiyorsun.
Buradaki ruh kelimesi insanlar için hidayet rehberi olan kitap kuran anlamında kullanılmıştır.
17/85- Sana ruhtan sorarlar; de ki: “Ruh, Rabbimin emrindendir, size ilimden yalnızca az bir şey verilmiştir.”
Yukarda örneklerini vermiş olduğum ayetlerde Asıl kaynağı yerleri ve gökleri yaratan Allah’ın kendi gücünün ve kuvvetinin o varlıklar üzerinde tecelli etmesidir. İşte Biz Allah hakkında ancak bize bildirdikleri kadar anlayıp kavrayabiliyoruz. Allah hakkında bilmediğimiz demek ki daha çok şeyler var.
O zaman ayeti, bu vermiş olduğum ayetler ışığı altında tekrar değerlendirip anlamaya çalışalım.
97/4- Melekler ve ruh, onda Rablerinin izniyle her bir iş için inerler.
Peygamber, Müşrik olan toplumlarda yapılan yanlışlıkları her bir örnekten bir örnek verilip hiçbir eksiğin kalmayıncaya kadar, tek tek açıklayarak Ahiret âleminde inkâr edenlerin inkârlarının gerekçesini ortadan kaldırmak için, Allah bir peygamber ve ona bağlı olan bir topluluğu örnek olarak vahiylerle besleyerek yaşatmıştır.
2/143- Böylece Biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka’be’yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırt etmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah’ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir.
Kuran inkar edenlerin durumlarını şöyle anlatır.
30/56- Kendilerine ilim ve iman verilenler ise, dediler ki: “Andolsun, siz Allah’ın Kitabında (yazılı süre boyunca) diriliş gününe kadar yaşadınız; işte bu dirilme günüdür. Ancak siz bilmiyordunuz.”
30/57- Artık o gün, zulmedenlerin ne mazeretleri bir yarar sağlayacak, ne (Allah’tan) hoşnutluk dilekleri kabul edilecektir.
30/58- Andolsun, Biz bu Kuran’da insanlar için her örneği gösterdik. Şüphesiz, sen onlara bir ayetle geldiğin zaman, o inkar edenler, mutlaka: “Siz ancak muptil olanlardan başkası değilsiniz” derler.
30/59- İşte Allah, bilmeyenlerin kalplerini böyle mühürler.
97/5- Fecrin çıkışına kadar bir esenliktir (selamdır) o.
Bu ayette bahsedilen Ve atıf yapılan Kuran’dır. Kim bu Kuran’ın yolunda sapmadan yalpalamadan giderse o kuran Onları Ölüp de tekrar dirilme gününe kadar yol gösterici bir ışıktır ve nurdur.
Fecir kelimesinin bir adı da sabahtır. Kuran bu kelimeyi iki anlamda kullanmıştır. Birincisi gece karanlığının bitişi ve arkasından gündüzün başlangıcı anlamında, ikincisi de dünya hayatının bitişi ve arkasından ahiret hayatının başlaması anlamında kullanılmıştır.
2/187- Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar.
Bu ayette bahsedilen geceden sonra gündüzün başlaması anlamındadır.
28/82- Dün, onun yerinde olmayı dileyenler, sabahladıklarında: “Vay, demek ki Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletip-yaymakta ve kısıp-daraltmaktadır. Eğer Allah, bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de şüphesiz batırırdı. Vay demek gerçekten inkâr edenler felah bulamaz” demeye başladılar.
Bu ayette ifade edilen sabah ahiret âleminde her şeyin ayan beyan net olarak ortaya çıkacağı ve inkâr edenlerin zararda iman eden ve Salih amel işleyenlerin ise esenlik içerisinde bulunacağı ahiret âlemi kastedilmektedir.
50/20- Sur’a da üfürülmüştür. İşte bu, tehdidin (gerçekleştiği) gündür.
50/21- (Artık) Her bir nefis, yanında bir sürücü ve bir şahid ile gelmiştir.
50/22- “Andolsun, sen bundan gaflet içindeydin; işte Biz de senin üzerindeki örtüyü açıp-kaldırdık. Artık bugün görüş-gücün keskindir.”
50/23- Onun yakını olan (ve yanından ayrılmayan melek) dedi ki: “İşte bu, yanımda hazır durumda olan şey.”
50/24- Siz ikiniz (ey melekler), her inatçı nankörü atın cehennemin içine,
50/25- Hayra engel olan, saldırgan şüpheciyi,
50/ 26- Ki o, Allah’la beraber başka bir İlah edinmişti. Artık ikiniz, onu en şiddetli olan azabın içine atın.
Allah’ın Kuran’da Ahiret hayatı ile vermiş olduğu bilgilere iman etmeyenlere Ahiret alemi ile ilgili söylediklerini onlara ispat etmekte yalanladıkları cehenneme onları sürüklemektedir.
Sonuç olarak yukarıda ayetlerden örnekler vererek açıklamış olduğumuz kadir suresini özetleyecek olursak şunları sıralayabiliriz.
1-Kadir gecesi, Ramazan ayının yirmi yedisine rastlayan gece değil, Kadir gecesi vahyin cehaleti tek tek delerek aydınlattığı, hak ile batılın doğru ile yanlışın ayırt edildiği vahiyle yaşanan hayatın ta kendisidir.
2-vahyin güdümü veya Rehberliği ile yaşanan hayat vahyin rehberliğinden uzak yaşanan hayattan daha hayırlıdır. Çünkü vahiysiz hayat en çok dünya hayatında insanları yaşatır. Ama vahiyle yaşanan hayat ise hem dünya hayatında mutlu mutmain bir yaşamla onu ahiret hayatında ebediliğe taşır.
3-Allah melekler peygamberler ve yaratılıştaki vermiş olduğu “Rabbim Allah’tır” sözüne sadakat gösteren mümin insanlar bu yolun argümanlarıdır.
4-Kuran kendisine tabi olanlara ahiret hayatı gelinceye kadar bir ışıktır bir nurdur bir selamdır bir rahmettir bir esenliktir.
En doğru olanı Allah bilir. Doğrularım Allah’a yanlışlarım ise bana aittir
ALİ RIZA BORAZAN
MERSİN-ANAMUR
Geleneksel İslam inancı, hep iblisin telkinlerine kanarak yaşanan bir hayat şekliymiş. Gelenekçilerin kadir gecesi de aynı şekilde boş, beleş bir kutlamadan ibaret. Yılda bir gece, geceyi ibadet ve dua ile geçir, 364 gün ne yaptığının bir önemi yok, direkt cennete geçiş yap(!). Ömrünü Allah yoluna vakfedenler, bir sürü eziyet, cefa çekenler enayi öyle mi? En çok enayilik yapanlar da, peygamberler bu anlayışa göre. Bir çoğu boşu boşuna canını vermiş bu uğurda. Bu neyin kafası Allah’ınızı severseniz? Böyle bir İslam olabilir mi? Her salim kafa, iblisin telkinleriyle bir hayat yaşayıp, bir gecelik bir ibadet ve duayla ebedi cennete konulamayacağını bilir mutlaka. Silkinip, uykudan uyanalım artık vakit çok geç olmadan inşallah.